Bu bölümdeki metni inceleyerek gönülsüz yenen aş, ya karın ağrıtır ya baş atasözü ile ilgili kompozisyon yazısı adına kısaca fikir edinebilirsiniz.
İnsan bir işi istemeyerk yapınca o işten hayır gelmez. Çünkü gönülsüz yapılan işlerde kimse severek çalışmaz. Ortada zoraki yapılan bir iş olunca o işin içinde bir sıkıntı çıkar. Gönülsüz yapılan işten hiçbir fayda beklememek lazımdır. Çünkü ortada bir isteksizlik olacak ve bu iş olması gerektiği gibi kusursuz şekilde yapılmayacaktır. Onu yapan kişi bu gönülsüzlüğünü oflayıp puflayarak gösterir. İşe gereken özeni göstermez. Bir an önce bitmesi için üstünkörü çalışır.
Bir işi gönülsüz yapmak, insan en büyük işkencedir. Zira istenmeden yapılan bir iş zoraki yapılır demektir. Bu da hiç iyi olmaz. Yani insan istemeye istemeye bir işi yapmak durumunda kalırsa baştan savma çalışır. Yüzünün halinden onun gönülsüz olduğu anlaşılır. Bunun neticesinde ortaya iyi bir şey çıkmaz. İnsanların sevdiği bir işi yapması çok önemlidir. Severek yapılan bir işte canla başla çalışırken istemeden yaptığımız işlerde özensiz bir tablo çizeriz. Bu yüzden kimseyi bir işi zorla yaptırmaya kalkmamalıyız. Zorla güzellik olmayacağı gibi gönülsüz olarak yapılan işten de güzellik çıkmaz.
Mesela bir yemeği isteksizce yeme mecburiyetinde kalırsak bunun karşısında çeşitli rahatsızlıklar ortaya çıkar. Midemiz kaldırmaz ya da başımız ağrır değil mi? Aynı onun gibi istenmeden yapılan bir işte de gönülsüzlük olduğu için başarı sağlanamaz. Dolayısıyla çocuklarımız severek yapacakları işler vermeliyiz. Yahut da okumak isteyen bir öğrenciye sevdiği alanda okuma kolaylığa sağlamalıyız.
Kimse sırf büyükler istiyor diye kendi istemediği bölümde okumak zorunda değildir. Şayet mecburi olarak sevmediğimiz bir işte çalışmak gerekirse o hayat işkenceye dönüşür. İşimizde verimli olamayacağımız gibi mutlu da olamayız. Çünkü insan içine sinmeyen, razı olmadığı işlerde isteksiz çalışır. Bu da durumu kötüleştirir. Dolayısıyla bir işi içten gelerek, severek yapmak çok güzeldir.