Bu bölümdeki kompozisyon metni inceleyerek söz uçar yazı kalır sözünü açıklayan bir metin yazınız için kısaca fikir edinebilirsiniz.
Söz ve yazı kalıcı olma bakımından karşılaştırıldığında yazı her zaman galip gelir. Zira sözün bir çırpıda söylenmesi ve kısa sürede unutulması kolaydır. Oysa yazı öyle mi? Yazılı olan her şey varlığını yüzyıllar boyu sürdürür. Bizler tarihte neler olup bittiğini en çok yazılı kaynaklar vasıtasıyla öğreniyoruz. Yazı geçmişten geleceğe giden yolda çok sağlam bir köprü vazifesi görmektedir.
Söz, ağızdan çıkan laftır. Kulaktan kulağa aktarılabilir ama bir yerden sonra kesilir. Artık kalıcılık noktasında sözün bir etkisi kalmaz. Yazı ise her dönemde ben buradayım demek ister adeta. Çok eski zamanlarda kaleme alınmış edebi eserler, yazılan türküler, masallar bugün varlığını hala koruyor ve canlılığını sürdürüyorsa bunu yazıya borçludur. Yazı olmasaydı hiçbir şey eksiksiz olarak bugüne ulaşamazdı. Görüldüğü gibi, söz uçup gidiyor ama yazı hep kalır. Sözler dilden dökülür ama aradan geçen zamanda yavaşça unutuluyor gider. Sözün kalıcı olması için bir neden bile yoktur. Kimse sözü fazla önemsemez. Yazılı olan bir şey ise ilgi gösterilmese dahi bir okunma umuduyla da olsa sürekli aynı kalır. Tozlu raflarda binlerce kitapta yazılı bilgiler duruyor. Kimse okumasa da onlar hala varlar. Ama sözler yazıya aktarılmasaydı emin olun bugünlere gelemezlerdi.
Kısaca özetlemek gerekirse, geleceğe aktarmak istediğimiz her ne varsa, bizden geriye miras bırakmak istediğimiz ne olursa olsun hepsini yazıya dökmek lazımdır. Çünkü biz bu dünyayı terk etsek de yazı daima ayakta kalacaktır. Bir söz gibi uçup yok olmayacak, en sağlam kanıt niteliği taşıyan belge olacaktır. Bu yüzden yazıya gereken önemi vermeliyiz. Yazılı eserler ortaya koymalıyız ki onlar daima yaşasın.