Bu bölümdeki metni incelerken konuşma sınavı ve çok gezen bilir ile ilgili münazara için savunma örnekleri anlamında fikir edinebilirsiniz.
Gezmek en etkili öğrenme yöntemidir. Bir insan sadece gezerek çok şey öğrenebilir. Mesela Evliya Çelebi buna en açık örnektir. O kadar ülke, şehir gezmiş ve on ciltlik bir eser yazmıştır. Demek ki çok gezen ciltler dolusu bilgiye vakıf oluyor. Şimdi düşünüyorum da insan gezince neden bu kadar çok şey öğreniyor? Cevabı ise çok basit aslında. Gezdiğimiz zaman bütün duyularımız harekete geçiyor. Bu da bilgiyi kısa sürede ve anlık olarak edinme şansı veriyor.
Örnek vermek gerekirse gezi yazılarına bakmalıyız. Bir gezi yazısı okuduğumuzda onu yazan kişinin anlattığı yerler hakkında ne kadar bilgili olduğunu görebiliyoruz. Anlattıklarını okuyunca sanki biz de oraya gitmişiz, orayı görmüşüz gibi izlenim kazanıyoruz. Dolayısıyla çok gezen çok okuyana göre bilmek noktasında bir adım daha öndedir. Okumanın da bilgimizi artırdığı şüphesiz ki gerçektir ama yalnızca okuyarak her şeyi öğrenebilir miyiz? Bence hayır. Okunan her bilgi tekrar edilmediği takdirde unutulmaya mahkumdur. Oysa gezip öğrendiğimiz bilgiler hafızamızdan çıkmıyor. Onu her zaman hatırlıyoruz. Yani unutmuyoruz.
Kısacası gezmek ve okumayı aynı kefeye koymak mümkün değildir. Gezerken birçok faktör bir araya geliyor ve öğrenmeye ciddi anlamda etki ediyor. Okurken ise sadece görme ve düşünme becerisinden yararlanıyoruz. Bu yüzden çok gezen tabii ki daha avantajlıdır. Çünkü o gittiği yerlere ait her bilgiyi bizzat yerinde ediniyor. Gözleriyle canlı canlı görmesi, farklı insanlardan o yer hakkında bilgi alması, her şeye tanıklık etmesi çok gezenin çok şey bilmesi için fazlasıyla yetiyor.
Labels:
Münazara